MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, partisinin yüklendiği 50 yıllık kutlu misyonun gereğini bir kez daha yerine getirmek, siyasi pozisyonunu aktiften dominanta yükseltmek üzere uzunca bir süredir tarihî adımlar atmaktadır. Sayın Devlet Bahçeli, bu adımlardan bazılarını; devleti ele geçirmek, ülkeyi parçalamak ve millî bütünlüğümüzü yok etmek üzere olduğu anlaşılan tehlikeli FETÖ örgütlenmesinin boyutlarını gözleri önüne seren 15 Temmuz ihanet teşebbüsü sonrasında atmaya başlamıştır.
Sayın Genel Başkanımız, öncelikle 1960 ve 1980 darbeleri sonrasının aksine ülkede bir millî mutabakat havası oluşması için azami gayret sarf etmiş, buna da büyük ölçüde muvaffak olmuştur. 2016 Temmuzundaki ihanete karşı halkın verdiği tepkinin haklılık ve meşruiyet tuğlalarını döşemiş, siyaset kurumunun da uzlaşma zemininde buluşmasını sağlamıştır.
Türkiye’de yeni bir yönetim modeline yeni bir demokrasi anlayışına, yeni bir milli mutabakat zeminine olan zaruri ihtiyacı bulunduğunu tespit eden Sayın Devlet Bahçeli, daha sonra müteselsil hamlelerde bulunmuş, tıkanmış Türk siyasetinin önüne çözüm önerileri getirmiştir. Bunların başında ilk olarak yeni bir yönetim modeli içeren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ikinci olarak da politikada yeni bir meşveret, uzlaşma ve ortak çözüm arayışı döneminin kapısını sonuna kadar açan Cumhur İttifakı gelmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 24 Haziran 2018 Seçimleriyle hayata geçmesinde belirleyici unsur şüphesiz Cumhur İttifakı olmuştur. Kurulduğu tarihten bu yana farklı siyasi görüşlere sahip partiler ve farklı aidiyetlere sahip toplumsal katmanlar arasındaki tabuların yıkılmasına, Türkiye’de uzlaşma kültürünün demokratik siyasi geleneklerimizin bir parçası hâline gelmesine önemli katkılarda bulunan MHP, ittifak olgusunun yasal temellerinin atılmasına da önayak olmuştur.
Cumhur İttifakı’nın temel mantık ve prensibini partilerin kendi siyasi çıkarları değil millî öncelikler ve devletin bekası teşkil etmiştir. “Millî öncelikler ve beka” tercihinin içinde elbette sadece bu kavramların kelime anlamını aşan zengin kıymet hükümleri ve hassasiyetler yer almaktadır. Bunların içinde aidiyet duygusu, mensubiyet şuuru, maşeri vicdan, istikrar, millî şeref ve haysiyetin korunması, millî değerlerimizin muhafazası, din ve vicdan hürriyeti, inançlara saygı gibi daha nice etkenler sayılabilir.
MHP, 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinin kampanya stratejisini bu doğrultuda hazırlamış, kampanya konsepti olarak da “BEKA İÇİN MİLLÎ KARAR, CUMHUR İÇİN İSTİKRAR” temel sloganını belirlemiştir.
Bu ana temanın yanı sıra “SAĞDUYUNUN BİRLİKTELİĞİ, CUMHUR İTTİFAKI” ve “TÜRKİYE EHLİNE EMANET” gibi tali sloganlarda seçim sathı mahallinde kullanılacaktır.
Bilindiği gibi MHP gibi köklü fikir ve dava partilerinde bağlılık, mensubiyet ve aidiyet daima belirleyici faktördür. Türk toplumunun çoğunluğunda da sosyolojik olarak aidiyet olgusu önemli yer tutmaktadır.
Bu itibarla MHP seçmeni hangi seçimlerde olursa olsun, adaydan çok partisinin politikalarına, tutarlılığına, duruşuna, kurumsal kimliğine oy vermektedir. Şimdi buna bir de Cumhur İttifakı faktörü eklenmiştir. Cumhur İttifakı’nın başarısındaki etkin MHP rolü, mensuplarımızın hafızasına kazınmıştır.
Cumhur İttifakı’nın 24 Haziran’da gerek Cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekse Milletvekili Genel Seçimleri’nde yakaladığı başarı, elde ettiği imkân ve kuvvet, klasik seçmen temayülünün değişimi açısından da tayin edici olmuştur. “Birlikten kuvvet doğar.” prensibi bu sayede politikada da tecelli etmiştir. Böylece kamuoyunda ittifakla seçime gitmekten büyük fayda ve yarar elde edileceği kanaati hâsıl olmuştur. Bunun devamı açısından iki parti arasındaki mutabakatın korunmasına yönelik seçmen eğiliminin yerel seçimlerde de sandığa yansıması sürpriz olmayacaktır.
Diğer taraftan buna sadece iki siyasi parti arasındaki siyasi anlaşma uzlaşma yolu gözüyle bakmak Cumhur İttifakı’nın fonksiyon ve çerçevesini sınırlamak olacaktır. Bu sadece bir siyasi kombinezon değildir. Cumhur İttifakı’nın Türkiye’de istikrar ve güveni sağlamada, yeni hükümet modeli olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kalıcı olmasında anahtar rol oynayan bir siyasi denklem olduğu görülmüştür.
Türk seçmeni, gerek Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde gerekse Milletvekili Genel Seçimleri’nde ittifakın başarısının yerel seçimlerde de tekrarını görmek isteyecektir. Alınacak sonuçlar aynen 24 Haziran’da olduğu gibi; sadece Ak Parti veya MHP’nin başarısı olarak değil, aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın performansı olarak kabul edilecektir.
O bakımdan, 31 Mart 2019 Mahallî Seçimleri’nde de ekseriyetle parti ve ittifak tercihinin öne çıkacağını öngörmekteyiz. Sandığa giden seçmenin çoğunlukla “Hangi partiyi destekliyorsam, hangi partiye kendimi ait hissediyorsam, hangi ittifakta ülkem, bölgem ve halkım adına yarar görüyorsam onun adayına oyumu veririm.” düşüncesiyle hareket edeceğini söylemek abartılı olmayacaktır. Seçmenlerin tercihi, bizim partimizin adayı olgusundan çok bizim ittifakın adayı şeklinde şekillenmesine katkıda bulunulmalıdır.
Eskiden beri mahallî seçimlerde belirleyici olan yerel unsurlar ve dinamiklere şimdi bütünü kapsayan millî öncelikler ve beka kavramlarının içine giren değerler manzumesi de eklenmiştir. Öyle ki Cumhur İttifakı’nın resmen ortak aday belirlemediği il ve ilçelerde bile adayın sadece yerel açıdan bir değer taşımasına, parti tabanında karşılığının bulunmasına değil; millî mutabakatın ürünü olan Cumhur İttifakı’nın ruhuna, gereklerine ve hepsinden önemlisi millî önceliklere uygun bir aday olup olmamasına da bakılacaktır.
Denilebilir ki 31 Mart Yerel Seçimleri klasik bir mahallî seçim olmasının ötesinde millî mutabakat ruhunu sandığa yansıtan bir seçim olacaktır.
Bilindiği gibi yerel seçimlerde alınan oylar sadece belediye başkanlarını değil, onların yönetimini denetip dengeleyen belediye meclisi ve il genel meclis üyelerini de belirleyecektir.
Osmanlı döneminde 19 Mart 1877’de ilk Meşrutiyet parlamentosu oluşturulduğunda mahallî idarelerde meclis üyeliği yapmış tecrübeli kişiler tercih edilmiştir. Parlamento tecrübesi için bu altyapı önemli addedilmiştir.
Günümüzde il genel meclisi ve belediye meclis üyelikleri, yeni yönetim modelinin yerleşip olgunlaşmasında yapıcı işlev icra edecektir.
Yerel seçimlerde oylar, sadece belediye başkanını değil, il genel meclisiyle belediye meclis üyelerini de belirlemektedir. Bu açıdan oyların kararlı ve bilinçli bir şekilde kullanılması yerelde denge ve denetim mekanizmalarının sağlıklı biçimde işleyişi açısından önem arz etmektedir. Yeni yönetim modelinde parlamento ile cumhurbaşkanlığı arasındaki denge ve denetim ilişkisi neyse il ve ilçe meclisleriyle belediye başkanı arasındaki münasebet de öyledir.
Yerel seçimlerde başta İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere önemli illerde ve genel olarak da yurt çapında 30 Mart 2014’te oluşan tablonun korunması hem yerelde istikrarın, hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamı açısından önem arz etmektedir. O tarihte millî öncelikleri ve istikrarı esas alan seçmen tercihinin, 31 Mart 2019’da da sürdürülebilmesi, demokratik bir değer taşımaktadır.
Bu çerçevede 31 Mart Yerel Seçimleri için kampanya çalışmalarını yürütmek üzere MHP milletvekilleriyle MDK ve MYK üyeleri ve partimize hizmeti şiar edinmiş dava arkadaşlarımız, Genel Merkezimiz tarafından farklı ekipler hâlinde görevlendirilmişlerdir.
Kampanya ekipleri, 81 ilde faaliyette bulunmak üzere bütün yurt sathında sahada olacaklar, il başkanlarımızla koordineli olarak çalışacaklardır.
Görevlendirilen arkadaşlarımız, gönüllü Ülküdaşlarımızla beraber gece gündüz demeden sahada olacaktır. Tarihin hafıza kaybına tahammülü olmadığı, geçmişte yaşanan acıların unutulmasının geleceğimizi kararttığı aziz milletimize sabır ve kararlılıkla anlatılacaktır.
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.” sözünün millî iradenin 31 Mart’taki tecellisine gölge düşürmemesi için şimdiden kolları sıvayan MHP teşkilatları, üçüncü evresine giren Cumhuriyet’imizin temel prensiplerinin ve kazanımlarının muhafazası için 31 Mart Yerel Seçimlerinin taşıdığı değeri olanca gücüyle halka anlatmaya gayret edecektir.
Toplumun her kesiminden vatandaşlarla yüz yüze, bire bir görüşülecek; 2016’dan 2019’a kadar gelinen sürede maziden ve yakın tarihten alınan dersler yanında, binlerce yıllık tarihimiz ve zengin kültürümüzün terakümünden edinilen tecrübelerin ışığında atılan hayati adımların önemi üzerinde ısrarla durulacaktır.
Millî mutabakat ruhunun yaşatılması, uzlaşma kültürünün korunması için çaba gösteren MHP kadroları; sahada azimli, istekli ve müteyakkız olacaktır.
Bu arada 24 Ocak Perşembe günü, Milliyetçi Çalışma Partisinin MHP’ye dönüşmesinin 26. yıl dönümü olan 24 Ocak 2019 Perşembe günü, Ankara Kapalı Spor Salonu’nda Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin huzurlarıyla belediye başkanları aday tanıtım toplantısı gerçekleştirilecektir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, 27 Ocak Pazar günü de İstanbul’da il ve ilçe teşkilatlarıyla yemekli toplantıda bir araya gelecektir.
Sayın Genel Başkanımız, aynı gün TBMM Başkanı ve Ak Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sayın Binali Yıldırım’ı ziyaret edecektir.
9 Şubat Cumartesi günü de yine Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin katılımlarıyla Adana’da MHP’nin 50. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlamaları yapılacaktır. Kutlamalar, coşku ve heyecanı bütün yurdu saracak görkemli bir programla gerçekleştirilecektir.