Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli sosyal medya üzerinden yayınladığı açıklamada, “İmamoğlu’nun durumuyla Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte maruz kaldığı hukuksuzluk arasında bağlantı kurmak, benzerlik oluşturmaya çalışmak bir defa akıl tutulması, ileri düzeyde bir tutukluk ve tuhaflıktır. Geldiğimiz bu aşamada altılı masa adayını netleştirmelidir.” dedi.
Açıklama şu şekilde:
İstanbul Anadolu 7.Asliye Ceza Mahkemesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında dün vermiş olduğu karar siyasi ortamı sadece hareketlendirmekle kalmamış, abuk sabuk pek çok tartışmayı da körüklemiş, böylelikle fırsatçılara gün doğmuştur.
Malum olduğu üzere, ilk derece mahkemenin açıkladığı karar kesin olmayıp İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açıktır.
Bu somut gerçek ortadayken bir kaşık suda fırtına koparmak, adeta felaket naraları atmak, darbe iddialarından bahsetmek sahtekârlıktır.
Türkiye’de hukukun üstünlüğü hakim, adaletin evrensel ilkeleri havidir.
Hiç kimse mahkeme önünde ayrıcalık ve imtiyaz sahibi değildir.
Bir mahkeme kararını tasvip etmemek başka, hakaret etmek başkadır.
Beğenilmese de yargı kararına herkesin saygı duyması mecburiyettir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı dokunulamaz, ulaşılamaz ve ayrıcalıklı bir şahıs değildir.
Hakkında tesis edilen ve kesinleşmemiş bir mahkeme hükmünü fütursuzca siyasileştirip toplumsal alanda yığınak haline dönüştürmek adalet ve hukuk ilkelerine vahim bir saldırıdır.
Her şeyden evvel 14 Aralık 2022 tarihinde İmamoğlu’yla ilgili davanın görüleceği herkesçe bilinmektedir.
Bu durum şapkadan çıkmış bir tavşan değildir.
Mahkeme kararının hitamında, senaryosu önceden yazılmış filmin Saraçhane’de gösterime sokulması da kategorik bir operasyondur.
Nitekim operasyonun hedefi CHP Genel Başkanıdır.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığına soğuk ve şaşı bakanların Saraçhane tantanasına can havliyle sarılması, İP Başkanı’yla İmamoğlu’nun sevinç içinde kucaklaşmaları, bu şarkı burada bitmeyecek nakaratları tam bir düzenbazlıktır.
Kılıçdaroğlu’nun Almanya’da bulunduğu esnada kural dışı hamlelerle devre dışına alınma çabaları gözden kaçmayan kurnazlık ve kumpastır.
Altılı masada Kılıçdaroğlu’na yönelik birikmiş ve bilenmiş itirazlar Saraçhane’de İmamoğlu ve İp Başkanı vasıtasıyla sahneye çıkmıştır.
Bu yıl içinde sekiz defa toplanmalarına rağmen Cumhurbaşkanı adayı belirleyemeyen 6+1 formatlı masa artık geri dönülemez ve ertelenemez bir karar aşamasına gelmiştir.
Dün akşamdan buyana yargıyı suçlamak, hükümeti töhmet altında bırakmak ise haksızlıktır ve yanlıştır.
Saraçhane’de toplanan veya altılı masaya gönül veren insanlarımızın beklentisi Cumhurbaşkanı adayının bugün ilan edilmesidir.
Sekiz toplantıda sonuç alamayan partilerin, fiilen erkene alınmış dokuzuncu toplantıda adaylarını açıklamaları acil ve demokratik bir ihtiyaçtır.
Milletimiz artık bu orta oyununa son verilmesini, istismar kumpanyasının bitirilmesini, demokrasi ve hukuk istismarlarına kilit vurulmasını arzulamaktadır.
Zillet ittifakı bu sorumluluktan kaçmamalıdır ve nihayetinde de kaçamayacaktır. Bu iş bugün sonuçlanmalıdır.
İmamoğlu’nun durumuyla Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte maruz kaldığı hukuksuzluk arasında bağlantı kurmak, benzerlik oluşturmaya çalışmak bir defa akıl tutulması, ileri düzeyde bir tutukluk ve tuhaflıktır.
Geldiğimiz bu aşamada altılı masa adayını netleştirmelidir.
Aksi halde milli irade siyaset kalpazanlarına, sahte demokratlara, yargı kararından siyasi sonuç çıkarmak için Saraçhane nöbeti bekleyen parti başkanlarına bunun hesabını sandıkta misliyle soracaktır.