KOVİD-19 salgını münasebetiyle yalnızca Türkiye değil tüm ülkelerde hayatın olağan akışı mücbir hallerden dolayı yavaşlamış; beklendiği üzere siyasal, sosyal ve ekonomik ilişkiler bir süreliğine askıya alınmıştır.
Çünkü beşeriyet büyük bir musibet ve melanetin pençesinde adeta kıvranmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi de insan ve toplum sağlığındaki tehlikeli gelişmeleri dikkate alarak siyasi faaliyetlerini mecburen asgariye indirmek durumunda kalmıştır.
İnsanlık mikroskobik ölçülerde tanımlanan, laboratuvar ortamında teşhisi yapılan ortak bir düşman tarafından şiddetle kuşatılmıştır.
Buna rağmen yeni tip Koronavirüse karşı müessir bir mücadelenin alınan tedbirlerle desteklenip takviye edildiği de hafıza kayıtlarımızdaki yerini almıştır.
Ancak dünya menhus hastalıktan kurtulup felaha ve feraha henüz kavuşabilmiş değildir.
Açıktır ki, küresel salgın hâkim ve havi pek çok düşünce kalıbını etkilemekle kalmamış, insanın hayatı yorumlama biçimini, ayrıca gelecek planlamasını da köklü değişikliklere uğratmıştır.
Korona öncesi dünya ile sonrası arasındaki fark kayda değer nitelikte gelişmelere kapı açmıştır.
Öncelikler hiyerarşiyle birlikte, sosyolojik ve psikolojik önem piramidinde başlayan sarsıntılı değişimler siyaset ve toplum hayatına da doğrudan doğruya sirayet etmiştir.
Elbette değişim dinamiklerinin ve hatta karşılaşılan dönüşüm derecesinin boyutlarını isabetle kestirmek, bugünden tespit etmek müşkülatlı, dahası mübalağalı bir teşebbüstür.
Salgının ortaya çıkardığı şartlara ayak uyduran, yeni normalin ruhuna nüfuz eden, insani tutumların yörüngesindeki kaymaları okuyup anlayabilen, buna uygun donanım ve hazırlık içinde olan toplumların öne çıkıp sivrilecekleri de muhtemel bir vakıadır.
Milliyetçi Hareket Partisi KOVİD-19 salgınıyla mücadele sürecinde ahlaklı, duyarlı, sorumlu, tutarlı, ilkeli, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışına müzahir siyaset anlayışını hem fikren hem de söylem düzeyinde titizlikle korumuş, aynısıyla tatbik etmiştir.
Her zaman ifade ettiğimiz üzere, tarafımız Türkiye’dir, Türk milletidir.
Salgının yayılarak Türkiye’yi kilitlemesini, ağır siyasal ve ekonomik sonuçların tezahürünü arzulayanlar karanlık niyet ve tıynetleriyle deşifre olmuşlardır.
Ülkemizin yönetilemez hale gelmesini, kaosa düşmesini, dış bağlantılı ve demokrasi dışı emellerin harekete geçmesini hayal edenler telaş içinde kuyruğa girmişlerdir.
KOVİD-19’dan siyasi ikbal ve istikbal devşirmek maksadıyla moral değerlerimizi hedef alan, yalan ve iftira düzeneği kurup milletimizin manevi hisarlarında gedik açmayı planlayan hastalıklı ve hasmane siyaset anlayışı geçtiğimiz üç aylık dönemde iyice kontrolden çıkmıştır.
Yüzlerine demokrasi boyası süren çarpık siyasetçiler Türkiye’nin mahvı ve mağlubiyeti konusunda rekabete girişmişledir.
Vaka ve vefat sayısının artışına umut bağlayanlar devamlı ülkemizi kötülemişler, kötü göstermeye tevessül etmişlerdir.
Salgının korkunç seviyelere ulaşıp ülkemizi darboğaza sürüklemesini içten içte dileyen haya ve hamiyet yoksunlarına kaygı verici düzeylerde tesadüf edilmiştir.
Bunların vatan, millet ve insan sevgileri dip yapmış, ucube siyasi hırsları gözlerine mil çekmiş, vicdanlarını çürütmüştür.
Kesin olan bir şey varsa o da şudur: Türkiye’mizin müşkülatlı günlerinde iktidar hesabı yapmak ahlaksızlık ve kundakçılıktır.
Atılan her adımı kurcalamak, yapılan her iyi işi karalamak, dürüst ve samimi her uygulamayı baltalamak zillet cephesinin foyasını ortaya çıkarmıştır.
İnsan ve toplum sağlığının güvenceye alınması konusunda başarılı stratejiler takip ve temin edilirken, mesela Türkiye ekonomisiyle ilgili fitne siparişine kalkışmak bu ülkeye, bu millete yapılabilecek en büyük saygısızlık ve suikasttır.
Sosyal izolasyonun ve sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu bir ortamda, üstelik vatandaşlarımızın ölümcül hastalığa yakalanma riskinin bulunduğu günlerde sudan sebeplerle, hayali bahanelerle bozgunculuk yapmak namertliktir.
Özellikle bilinmelidir ki, siyaset hayatın gerçekleriyle bağını koparıp insanın haslet ve hassasiyetlerini dışladığı takdirde karmaşayı, kavgayı, içe dönük kutuplaşmayı tahrik ve teşvik edecektir.
CHP’nin, İP’in, HDP’nin, diğer marjinal partilerin Korona günlerinde yaptığı maalesef budur.
İlk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020’den beri devlet bütün imkânlarını seferber etmiştir.
İlk vefat haberinin ilan edildiği tarih olan 17 Mart 2020’den bu tarafa salgınla mücadelede hiçbir aksama, gevşeme, gecikme yaşanmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi rüştünü ziyadesiyle ispat etmiş, kararlar seri olarak alınmış, lazım gelen müdahaleler anında ve zamanında yapılmıştır.
Yönetimde hiçbir zafiyet görülmemiş, yeni sistemin doğasına ve ruhuna müzahir olacak şekilde devlet-millet uyumu hayranlık uyandırmıştır.
Sağlık Bakanlığımız fedakârca, Bilim Kurulumuz özveriyle, sağlık çalışanlarımız kahramanca, güvenlik güçlerimiz dikkat, dirayet ve cesaretle görevlerini yerine getirmişlerdir.
Hepsine şükran borçlu olduğumuz unutulmamalıdır.
Bu vesileyle KOVİD-19 hastalığından dolayı vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, tedavi görenlere de şifa dileğimizi hassaten paylaşıyorum.
Türkiye salgın döneminde tedbirleri sırasıyla ve kararlılıkla almıştır.
Muhtemel ikinci dalganın taarruz ve tasallutuna maruz kalmamak için vatandaşlarımızın maske, mesafe ve temizlik kurallarına riayet etmeleri zarurettir.
Bu zaruret bir beka ve gelecek konusudur.
Pek çok ülke KOVİD-19’a teslim olup süngüyü düşürmüşken Türkiye öne çıkmış, acziyet ve atalete prim vermemiştir.
Sağlık diplomasisi aktif hale getirilerek yüze yakın ülkeye el uzatılmış, maske ve tıbbi malzeme yardımıyla Türkiye adından iftiharla bahsettirmiştir.
Gelişmiş ülkelerde 65 yaş üzeri insanlar ölüme terk edilmişken, sağlık kuruluşları çöküşün kıyısına gelmişken, Türkiye her insanına kol kanat germiş, yurtdışında imdat çağrısı yapan vatandaşlarımıza da muhabbetle ulaşmıştır.
Bu mümtaz tabloyu kaldıramayan hasis ve hırçın siyasetçilerin kara propagandalarına aldırış eden de hiç olmamıştır.
Aziz milletimiz kimin samimi kimin sahtekâr, kimin müşfik kimin münafık, kimin kahraman kimin korkak olduğunu basiretle tefrik etmiştir.
19.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na hasta adam yakıştırması yapanların amaçlarının ve zalim araçlarının ne olduğu bugün çok daha netleşmiştir.
Türk devleti diri, dik duruşlu ve çok güçlüdür.
Geldiğimiz bu aşamada Türkiye’de gerçek hasta muhalefettir, bu hastalığın adı da zillettir.
Milliyetçi Hareket Partisi, temel görüş ve ilkelerine bağlı kalarak, dünyadaki değişimi ve gelişimi doğru okumak suretiyle Türk milletinin beklentilerini en üst seviyede ele almaktadır.
Siyasetimizin istikamet ve iradesi de bu çerçevede temin ve tesis edilmektedir.
Büyük bir devlet geleneğine ve muazzam bir tarih birikimine sahip olduğumuz bellidir, bilinmektedir.
Geleceğin bizlere yüklediği sorumluluğu uyanık bir şuurla ve tertemiz bir mizaçla yerine getirmek için bir günümüzün diğerine eşit olmasına fırsat vermeden artan bir heyecanla çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Yeni normalin mizanını geçmişimizin muhkem ve muteber emanetleriyle olgunlaştırmak başlıca görevimizdir.
Türk milletinin müteyakkız vasfı; nesilden nesile bir bayrak gibi ulaşan, kutlu bir dilek gibi çağdan çağa intikali sağlanan akıl, ahlak, iman ve irfan dolu müktesebatıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi bu müktesebata bağlı, haiz ve sadıktır.
Cumhur İttifakı da bu müktesebatı muzafferlikle perçinlenmiş geleceğin parlak ufkuyla buluşturacak yüksek ruhtur.
Ülkemizin, bölgesinde barış ve istikrarın teminatı, uluslararası ilişkilerde söz ve itibar sahibi güçlü bir “Lider Ülke” konumuna gelmesi için gerekli bütün şartların hazırlanması hem partimizin hem de Cumhur İttifakı’nın stratejik hedefidir.
Bu kapsamda, milli kalkınmayı gerçekleştirerek, Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yıl dönümü olan 2023 yılında “Lider Ülke Türkiye”yi inşa etme vizyonu doğrultusunda bütün gücümüzle mücadele edeceğimizin ifadesi aynı zamanda bir namus sözüdür.
Bugün terörün kökünü kazımak için varını yoğunu inançla harekete geçirmiş bir Türkiye vardır.
Bugün sınır ötesinde Pençe-Kartal, Pençe-Kaplan operasyonlarıyla teröristlerin saklandığı, sığındığı, barındığı, ürediği alanları karadan ve havadan vuran bir Türkiye muktedirliği söz konusudur.
Girilmez denilen Haftanin’e kahraman Mehmetlerimiz kurşun gibi girmişlerdir.
Artık terör örgütlerinin, bölücü dayatmaların sonu gelmiştir.
İhanet ve rezalet köşeye sıkışmıştır.
Libya’da tarihin çağrısına kulak verip haktan ve hakikatten yana tavır alan, zalime zalim, katile katil diyen soylu ve sağlam bir irade çok şükür devreye alınmıştır.
Türkiye Doğu Akdeniz’de egemenlik haklarını çiğneyenlere karşı tetiktedir, teyakkuz halindedir.
Kıbrıs’ta kanlı ve hain oyun kuranlara karşı dikkatli ve uyanıktır.
Bölgesel ve küresel güç odaklarının senaryolarına 83 milyon Türk vatandaşı tek nefes halinde cephe almış, tepki koymuş, adaletten ve meşru haklardan yana tavrını göstermiştir.
Kardeşlikle geçen Türk asırları yegâne güvencemizdir.
Milli bekamız bir yakut gibi siyasi şerefimizin tacıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye sevdasını, Türklüğe duyduğu emsalsiz ve eşsiz bağlılığını her şart altında muhafazaya, gerekirse de müdafaaya yeminlidir.
Hesap yapmayacağız, çetele tutmayacağız, açık aramayacağız, eksik araştırmayacağız, yangından mal kaçırma yüzsüzlüğüne kapılmayacağız.
Siyasetimizi adam gibi yapacağız, mertçe yapacağız, milletimizin başını öne eğmek isteyen yerli ve yabancı işbirlikçilere son mensubumuza kadar sabırla, akılla ve yiğitçe direneceğiz.
Sınırlarımızın hemen dibinde kurdukları ihanet borsası aracılığıyla hunhar pazarlıklar yapan, gizli görüşmelerle Kürdistan temeli kazdığını zanneden kim varsa tavsiyem, Türkiye’nin kudretini dikkate ve hesaba katmalarıdır.
Bölgemizde Türkiye’den habersiz bir kuşun havalanması artık imkânsızdır.
Fırat’ın kıyısında canavarın kapmak için pusuya yattığı kuzunun güvenliği büyük Türk milletine emanettir.
Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da, Libya’da istikrar ve barış ikliminin vasat bulması da yürekten dileğimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi yenidünyanın siyasi ve ekonomik felsefesini analitik bir bakış, milli bir uyanış halinde tefsir edip geleceğin büyük ve güçlü Türkiye’sinin tezahürüne donanımlı kadrolarıyla, devasa fikriyatıyla hizmet edecek, bu mükellefiyetinden ödün vermeyecektir.
Bu nedenle her dava arkadaşımız yüksek bir sorumluluk ahlakıyla, nefsine ve egolarına yenilmeden, meselelere hesabi yaklaşmadan, empati ve erdem marifetiyle mücadelesini sürdürecektir.
Hedef Cumhuriyet’in yüzüncü yıldönümüne Cumhur İttifakı’nın birleştirici ve kaynaştırıcı ilkeleriyle ulaşmak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin iyice yerleşmesine destek vermektir.
İnsan hak ve hürriyeti, hukukun üstünlüğü, milli kimlik, milli dil, milli kültür, milli tarih, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü, millete mensubiyet ve adalet gibi değerler Türk milliyetçiliğinin ana gövdesi olmakla birlikte Milliyetçi Hareket Partisi’nin temel referans kaynaklarıdır.
Partimiz, içinde milletin olmadığı hiç bir hedefi asla kabul etmeyecektir.
Türk milletinin milli ve manevi değerler manzumesinin tamamını tefekküründe toplayıp siyaset yapan partimiz, bu yönüyle toplumsal merkezin de siyasi temsilcisidir.
Görevimiz ağır, bir o kadar da kutsaldır.
KOVİD-19 salgınından dolayı ara vermek durumunda kaldığımız Merkez Yönetim Kurulu Toplantımız vesilesiyle ifade ettiğim meseleler ayrıntılı şekilde değerlendirilmiş, bundan sonraki siyasi gündem ve çalışmalarımız üzerinde görüş birliği sağlanmıştır.
Partimizin 13. Olağan Büyük Kurultayı’nın 14 Mart 2021 tarihinde yapılması da görüşülmüş ve karara bağlanmıştır.
Sırasıyla yapılacak ilçe ve il kongrelerimizin hazırlanmış takvimi de zamanı geldiğinde paylaşılacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi algı operasyonlarına, batakhaneye dönen sosyal medya oyunlarına, ısmarlama ve ipotekli kamuoyu araştırma şirketlerine aldırış etmeden Cumhur İttifakı’nın itibar ve iradesiyle zamanında yapılacak seçimlere hazırlanacak, şeytana da külahını ters giydirecektir.
Partimiz üzerinde plan yapan, şehidin şühedanın hatıralarına leke süren, içimizde seri nifak üretimine meyleden her kim olursa olsun ayıklanıp aramızdan ve gönlümüzden uzaklaştırılacaktır.
Gayemiz büyük Türkiye’ye bağımsızlık ve beka içinde ulaşmaktır.
Yüksek hedeflerimizi, geçmişle geleceği bağlayan müstesna ülkülerimizi sabote etmek, sekteye uğratmak ve önünü kesmek için nöbetleşe devriye turuna çıkanlar asla başarılı olmayacaklardır.