Genel Başkan Yardımcımız ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Prof. Dr. Edip Semih Yalçın’ın sosyal medya üzerinden yayınlamış olduğu açıklamalar şu şekilde:
İP Müdiresi, politik korku edebiyatı türünün Türk siyasi hayatındaki yazısı turası silinmiş versiyonu…
Hemen her konuşmasından, gönlünün karanlık dehlizlerinden akseden kötülük ve dehşet söylemi cerahat ediyor.
Müdire Hanım sadece ense değil, iç de karartıyor.
İP Müdiresi; Karanlıklar Prensesi Carmilla gibi, etrafına korku vermeye, panik saçmaya uğraşıyor.
Bir karabasan gibi kamuoyunun üzerine çökmek için; koyu, ağdalı bir retorikle süslediği siyasi söylemini olanca kışkırtıcılığıyla kullanmaya çabalıyor.
Nutuk kürsüsünde sahnelediği politik tiyatroda, günlerin getirdiklerini ve halkın dertlerini yansıtmaktan çok, vazgeçilmezlik ihtirasına kapılmış Carmilla rolünü oynuyor.
Üslubu kışkırtıcı olduğu kadar samimiyetsiz, cüretkâr ve iğrenç…
Şişkin egosunu öne çıkarıp nefsini zirveye taşımakta oldukça fütursuz ve çılgın davranan İP Müdiresi, halkın birikimi ve değerleriyle bile bile oynuyor.
Müdire, muhataralı konuları maksatlı olarak kaşıyor.
Fitne ve fücur onun en büyük sermayesi! Tefrika, övünç nişanesi!
Türk bayraklarının yakıldığı Gezi olaylarına övgüler yağdıran, Sorosçu Kavala için “Osman Kavala davası binlerce yargı trajedisinden biridir” diyen Müdire, daha da ileri giderek “Gezi direnişi aynı zamanda, millî şuurun da, ayağa kalkmasıdır” diyebilmiştir.
Bir asır önce ‘Kahrolsun istibdat,yaşasın hürriyet’ diyenlerin sözlerini tahlil etmeden şiar edinen Müdirenin diğer taraftan Medeni Bilgiler’i tam da Ramazan ayının ortasında gündeme getirmesine ne demeli?
Bu mübarek ayda bağlanmış olan iblisler bile küçük dillerini yutuyordur!
Müdire Hanım, galiba Medeni Bilgiler’i hiç okumamış.
Kendisine metin hazırlayan akıldaneleri de işin ciddiyetinin farkında değil.
Dizginlenemeyen siyasi ihtirasların aklı, sağduyu ve feraseti nasıl yuttuğuna Müdire Hanım’ın şahsında hep birlikte şahit oluyoruz.
Kitaptaki bazı ifadeler o dönemin anlayışının mahsulüdür ancak daha sonraki senelerde bunlardan vazgeçilmiş ve uygulanmamıştır.
Döneminin olağandışı şartlarında kaleme alınan ve sadece o dönemin atmosferinde değerlendirilmesi gereken özgün bir çalışmayı bugüne uyarlayarak millete dayatmaya çalışması, Meral Akşener’in Yurtta Sulh Konseyi üyeliğinin bir başka çarpıcı delili…
İP Müdiresi, Ramazan ayının fazilet ve mebrukiyetine rağmen taşkın nefsini yenemiyor.
Geçmişte kalmış, üzeri küllenmiş hususları bilerek deşeliyor. Kafaları kasten bulandırıyor.
Bu, onun mikserlik misyonunun bir gereği!
Büyük fedakârlıklarla erişilen toplumsal barış, milli birlik ve bütünlük, siyasi olgunluk ve demokratik konsensüs iklimine tefrika ateşi taşıyan İP Müdiresi, hakikatte ateşle oynuyor.
Kendi mukadder ve dramatik siyasi akıbetini hızlandırıyor.